Over 10 years we helping companies reach their financial and branding goals. Onum is a values-driven SEO agency dedicated.

CONTACTS
Genel Kozmetik

FARKLI CİLT RENKLERİNDE YAŞLANMA SÜRECİ

Geçen yüzyıldaki modern tıbbi gelişmeler, hastalıkları önleme ve tedavi etme yeteneğimizi arttırmış olup bu durum dünya çapında insan yaşam beklentisinde yaklaşık 30 yıl artışa neden olmuştur. Daha fazla yaşam süresi herkesin istediği bir şey olsa da radyasyona ve kümülatif olarak hayatımızı etkileyen diğer çevresel ajanlara ömür boyu daha fazla maruz kalma anlamına gelmektedir. Yaşam süresinin uzaması ile yaşlanmayı önleme ve yaşlanmayı “çözme” çalışmaları hız kazanmıştır.

Peki cilt yaşlanması nedir? Cilt tonlarının farklılığında yaşlanma süreci nasıl gelişir?

Cilt Yaşlanması

Cilt yaşlanması, ciltte fonksiyonel ve görsel değişikliklerin yanı sıra damarsal ve yapısal dokuların bozulması gibi morfolojik değişiklikleri de içeren kaçınılmaz fizyolojik bir süreçtir. Yaşlanmanın biyolojisi iyi açıklanmıştır. Her birey için yaşlanma, içsel (kronolojik, hormonel, genetik vb.) ve dışsal faktörlerin (çevre, yaşam tarzı seçimleri, ürün kullanımı ve daha fazlası) benzersiz bir kombinasyonudur. Bu faktörlerden herhangi birinin zararlı düzeyde fazla olması erken yaşlanmaya neden olabilmektedir.

İçsel kronolojik yaşlanma, esas olarak büyük morfolojik değişikliklerden ziyade fonksiyonel değişikliklerle karakterize edilir. Bu değişiklikler ayrıca güneşe maruz kalma, kirlilik ve sigara içme gibi dış etmenlerden de etkilenebilmektedir.

Moleküler Çalışmalar

Normal insan derisi epidermis ve dermis olmak üzere iki ana katmandan oluşur ve dermal-epidermal bileşke (DEJ) iki katman arasında ara yüz ve kohezyon sağlar. Yaşlanma belirtileri, kolajen ve elastin gibi dermal yapısal proteinlerin bozunması veya sentezinin azalması ve matris metalloproteinazların (MMP), nötrofil elastaz ve diğer proteazların yukarı regülasyonu ile ilişkilidir. Bu eylemler doğrudan UV radyasyonu veya fotoyaşlanma ile tetiklenebilir veya deride halihazırda bulunan reaktif oksijen türlerinin aracılık ettiği veya dış faktörler tarafından tetiklenebilmektedir.

Özellikle açık tende cilt yaşlanma sürecini anlamak için önemli çabalar sarf edilmiştir, ancak güneşten korunan ve maruz kalan bölgelerde daha koyu ten renklerinde nasıl farklılaştığını tanımlamak ve ölçmek için çok az bilgi bulunmaktadır. Epidemiyolojik çalışmalar, Afrika’da albinizmli hastalarda “neredeyse evrensel” elastoz oluşumuyla gösterildiği gibi, koyu ten renginin yaşlanmaya ve foto yaşlanmaya dayanma gücünü göstermiştir.

Genel olarak, yaşlanmanın bu moleküler belirtileri, açık ten rengine göre koyu tenlilerde yaklaşık yirmi yıl sonra ortaya çıkmıştır. Koyu tenli bu gecikmiş yaşlanma tepkisi, daha yüksek melanin içeriği ve epidermal dispersiyon tarafından sağlanan artan ışık korumasına ve dermal-epidermal bileşkenin daha büyük kıvrımına bağlı olduğu belirlendi.

Ek olarak, koyu cilt, hafif pigmentli cilt ile karşılaştırıldığında, güçlendirilmiş dermal fibroblast aktivitesi göstermiştir. Dermisin ana yapısal elementlerini, yani kollajen ve fibrilini sentezleyen bazal keratinositlere sahip fibroblastlarda, Hubert ve diğerleri ex vivo olarak Afrika kökenli fibroblastların, üretim açısından Kafkas kökenli fibroblastların iki kat aktivite gösterdiğini göstermiştir.

In vivo çalışmalar ayrıca, daha açık renkli ciltlerde güneş ışığına karşı daha yüksek duyarlılığı doğrulayarak, aynı UVR dozlarına maruz kaldıktan sonra Fitzpatrick Cilt Tipleri (FST) I/II’de VI’ya karşı 2,6 ila 7 kat daha fazla yanıt bildirmiştir ve Afrika kökenli Amerikalı cilt UV’ye bağlı daha az elastin kaybı göstermiştir.

Koyu ciltte yaşlanmanın gözle görülür belirtilerini anlamak için, klinik çalışmalar tipik olarak yaşlanmayı düzensiz pigmentasyon, kırışıklıklar veya doku değişikliği, sıkılık eksikliği ve cilt sarkması ve damar bozuklukları olmak üzere dört kategoriye ayırır. Beyaz ten için, görünür cilt yaşlanmasının %80-95’inin ömür boyu güneşe maruz kalmaktan kaynaklandığı hesaplanmıştır.

Düzensiz pigmentasyon siyah derinin önemli bir özelliği, epidermal tabaka boyunca geniş çapta dağılmış olan yüksek melanin miktarıdır. Bu melanin içeriği ve dağılımı, UV radyasyonunun cilde nüfuz etmesini azaltarak daha yavaş fotoyaşlanma ile sonuçlanır. Aynı zamanda benekli pigmentasyon, melazma, pigmenter sınır çizgileri, matürasyonel diskromi, periorbital hiperpigmentasyon, dermatoz papulosa nigra ve solar lentignes gibi UVR kaynaklı pigmentasyon bozuklukları olasılığını artırır. Dermatoz papulosa nigra (DPN) da yaygın bir tanıdır; bu pigmentli papüller ergenlik döneminde ortaya çıkar ve yaşla birlikte boyut ve sayı olarak artar. Bu tür diskromilerden bazıları, diğer cilt renklerinden daha erken yaşta ortaya çıkar. Düzensiz pigmentasyon, koyu ciltte teşhis edilen en yaygın beş dermatolojik durumdan birini temsil eder ve aynı zamanda koyu yaşlanan ciltte en önemli endişe kaynağıdır.Kırışıklıklar ve dokuda değişiklik: Kuruluk, dehidrasyon, kabalık, ince çizgiler ve kırışıklıklar gibi dokusal değişiklikler yaşlı cildin ayırt edici özellikleridir. Daha açık cilt, ciddi ince çizgilere ve kırışıklıklara daha yatkınken, daha koyu ciltler küçük yüzeysel kırışıklıklar yaşar. Bariyer işlevinde yaşa bağlı bozulma, azalmış epidermal döngü, bazı stratum corneum doğal nemlendirme faktörlerinde ve nem bağlayıcı glikosaminoglikanlarda bir azalma ve UV’ye maruz kalma ile şiddetlenen artan MMP hiyalürinonidaz ile bağlantılıdır.

Yaşlanma Karşıtı Çözümler

Bazı klinik yaşlanma belirtilerinin popülasyona özgü olduğunu anlamak önemlidir. Örneğin, belirtildiği gibi, kırışıklıklar açık tenlilerde önemli bir endişe kaynağı iken, koyu tenlilerde pigment bozuklukları daha sık görülür ve bunu orta yüzde cilt sarkması izler. Ayrıca, Afrika’daki bazı popülasyonlar için, erken başlangıçlı rititler ve aşırı pigment bozuklukları olarak kendini gösteren erken cilt yaşlanmasının, cilt beyazlatma ürünlerinin gelişigüzel kullanımı ve aydınlatma amacıyla topikal steroidlerin kötüye kullanılması nedeniyle yaygın olduğunu belirtmekte fayda var.

Ancak koyu cilt tiplerinde uygun koruma ve bakım ile sağlıklı cilt yaşlanması kolaylıkla sağlanabilir. Mevcut cilt matrisi en az 30 SPF ve yüksek UVA koruması ile – tercihen fiziksel engelleyicilerle – korunmalıdır. Tüketiciler ayrıca güneşten uzak durmalı ve serbest radikalleri nötralize eden topikal antioksidan ürünleri kullanmalıdır; örneğin, C vitamini, resveratrol, kafein, yeşil çay, ferulik asit, glutatyon vb.

Topikal retinoidler ve antioksidanlar gibi matris metaloproteinaz inhibitörleri ve ayrıca topikal retinoidler, C vitamini ve peptitler dahil olmak üzere matris oluşturan topikaller uygulanabilir. Cilt dokusu, optimal hidrasyon seviyelerini korumak için nemlendiriciler ve tıkayıcı maddeler içeren kimyasal ve mekanik eksfoliyatörlerden biri veya her ikisi kullanılarak da geliştirilebilir. Son olarak, melanogenez modülatörleri ve önleme rejimi kullanılarak diskromide iyileştirmeler sağlanabilir. Özellikle, farklı etki mekanizmalarına sahip çoklu topikal pigment azaltıcı bileşenlerin kullanılması, tek bir tirozinaz inhibitörünün kullanımına kıyasla, diskromi tedavisi sırasında genellikle hızlandırılmış sonuçlara yol açar.

Piyasada çok sayıda yaşlanma karşıtı çözüm bulunmasına rağmen, bu pazar çok uzun süredir sadece beyaz cildinin kırışıklıklar ve damar değişiklikleri gibi yaşlanma özellikleriyle ilgilenmektedir. Yukarıda bahsedildiği gibi, koyu tenli yaşlanma sürecini tanımlamak ve bu popülasyonun belirli yaşlanma endişelerini ele alan bilimsel olarak kanıtlanmış kozmetiklerin geliştirilmesini desteklemek için daha fazla araştırma ve değerlendirmeye ihtiyaç vardır.

Sohbeti Başlat
Merhaba. Size yardımcı olmamızı ister misiniz?