Avrupa Birliği Çevre Laboratuvar

“GERİ DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR HDPE” İÇİN GÜVENLİK DEĞERLENDİRMESİ

Computational Toxicology dergisinde yayınlanan güncel bir makalede kozmetik ambalajlarda geri dönüştürülmüş yüksek yoğunluklu polietilen (rHDPE) kullanımına ilişkin bir güvenlik değerlendirmesi raporu yayınlanmıştır. Kozmetik ambalajlarda geri dönüştürülmüş plastiklerin kullanımını değerlendirmek için özel yönergelerin bulunmaması, riske dayalı değerlendirmeye yol açmıştır. Değerlendirme, gıda ambalajlarında geri dönüştürülmüş plastik kullanımını değerlendirmek için Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) tarafından belirlenen yönergeleri takip etmiştir.

Kimyasal dekontaminasyonu içeren titiz bir geri dönüşüm süreci uygulanmazsa, tüketici kullanımdan sonrası elde edilen geri dönüştürülmüş plastik, onu kozmetik ürünlerin ambalajlanması için uygunsuz kılan kimyasallar içerebilir. Bunun nedeni, kontaminantların, özellikle düşük moleküler ağırlıklara sahip olanların, plastik ambalajdan ürün içeriğine geçebilmesidir. Kozmetik bileşenlerin ve ürünlerin güvenliğini değerlendirmek için yürürlükte olan yönergeler olsada, şu anda kozmetik ambalajların güvenliğini değerlendirmek için özel bir yönerge yoktur. Bu tür düzenleyici gerekliliklerin yokluğunda, kozmetikler için kullanılan birçok ambalaj malzemesi gıda için kullanılanlarla aynı olduğundan ve kozmetik formülasyonlar genellikle gıda formülasyonlarıyla benzerlikler içerdiğinden, gıda ambalajını yöneten düzenlemelere atıfta bulunmak mantıklıdır.

Avrupa Birliği’nde, geri dönüştürülmüş plastik içeren gıda ile temas eden malzemelerin kullanımına, yalnızca geri dönüşüm sürecinin Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) ve Avrupa Komisyonu tarafından değerlendirilmesi ve onaylaması durumunda izin verilmektedir. Kirleticilerin uzaklaştırılmasında geri dönüşüm sürecinin etkinliği, farklı moleküler ağırlıklara ve polaritelere sahip temsili kirleticiler kullanılarak yapılan testlerle belirlenmektedir. Dekontaminasyon verimliliği, dekontamine edilmiş plastikte bulunan temsili bir kirleticinin seviyesindeki azalmanın, geri dönüşümden önceki ilk seviyesine kıyasla yüzdesi olarak ifade edilir. Onay, geri dönüştürülmüş plastikteki kimyasal kirleticilerin konsantrasyonu toksikolojik kaygı eşiğinin (TTC) altında olduğunda verilir; bu, gıda ambalajında kullanılan geri dönüştürülmüş plastikten kaynaklanan migrasyondan kaynaklanan sistemik maruz kalmanın endişe düzeyinin altında kalmasını sağlar.

Toksikolojik kaygı eşiği (TTC), altında insan sağlığına yönelik önemli risk olasılığının çok düşük olduğu, insanların kimyasallara maruz kalması için eşik oluşturan bir risk değerlendirme aracıdır. Organik kimyasallar, sırasıyla düşük, orta ve yüksek toksisite olasılığını yansıtan Cramer karar ağacına göre üç sınıfa (sınıf I, sınıf II ve sınıf III) ayrılır. Bu sınıflar için TTC değerleri sırasıyla günde 30 μg/kg vücut ağırlığı (bw), günde 9 μg/kg vücut ağırlığı ve günde 1,5 μg/kg vücut ağırlığıdır. Kanıta dayalı potansiyel DNA-reaktif mutajenik ve/veya kanserojen özelliklere sahip maddeler için ilgili TTC değeri günde 0,0025 μg/kg bw’dir. EFSA, geri dönüştürülmüş polimer malzemelerle ilişkili tüketim sonrası maddelerden kaynaklanan tüketici sağlığı risklerini değerlendirmek için TTC konseptini uygular. Bu konsept dahilinde, bilinmeyen bir kimyasal kirletici için günde 0,0025 μg/kg bw’nin tüketiciler için ihmal edilebilir bir sağlık riski oluşturduğu sonucuna varılmıştır.

Çalışmanın amacı

Çalışmanın amacı, Biffa Polimerler Limited Şirketi’nin geri dönüşüm sürecinden elde edilen geri dönüştürülmüş yüksek yoğunluklu polietilenin (rHDPE) kullanımını değerlendirmektir. EFSA, bu malzemenin süt ve meyve suyu ambalajları için uygun olmadığını, ancak bütün meyve ve sebzeler için tasarlanmış ambalajlar için kabul edilebilir olduğunu belirledi. rHDPE’nin, gıda ambalajlarında kullanılan geri dönüştürülmüş plastikten kaynaklanan maruziyetine kıyasla, kozmetiklerde migrasyondan kaynaklanan kontaminantlar nispeten sistemik maruz kalması daha düşüktür. Bu nedenle kozmetik ürünlerde potansiyel olarak güvenli bir şekilde kullanılabileceği varsayılmıştır. Gıdalardan oral beslenme yoluyla alımı kontaminantlara tüketici maruziyeti, kozmetiklerin lokal uygulamasından kaynaklanan maruziyetten daha yüksektir.

Yöntemler

Bu hipotezi test etmek için, hem sistemik toksisite hem de cilt hassaslaştırma potansiyeli açısından çeşitli kozmetik ambalaj uygulamalarında rHDPE kullanımına ilişkin bir güvenlik değerlendirmesi yapılmıştır. Yaklaşım, EFSA tarafından kozmetik ambalaj için rHDPE’yi değerlendirmek üzere kullanılan aynı temsili kirleticilerin (toluene, chlorobenzene phenylcyclohexane, benzophenone, butyl salicylate ve methyl palmitate) in silico modellemesine dayanmaktadır.

Bu amaçla araştırmacılar, bu kirleticilerin konsantrasyonunun genotoksik maddeler için belirlenmiş TTC’nin altında kalıp kalmadığını araştırmak için MIGRATEST®EXP adlı matematiksel modelleme yazılımını kullanmışlardır.

Bu yazılım, temsili kimyasal kirleticilerin rHDPE ambalajından kozmetik formülasyonlara geçtiklerinde genotoksik TTC’yi aşmayacak en yüksek konsantrasyonunun (Cmod) belirlenmesine yardımcı olmuştur.

Çalışmada, Cmod değerlerini rHDPE malzemesinde bulunan her bir kirleticinin kalıntı konsantrasyonu (Cres) ile karşılaştırılmıştır. Bunu yaparak araştırmacılar, rHDPE’deki potansiyel kirleticileri kozmetik kullanım için güvenli seviyelere indirmede geri dönüşüm sürecinin etkinliğini değerlendirmişlerdir.

Ek olarak, çalışma, temsili kimyasal kirleticilerin %100’ünün kozmetik formülasyona geçtiği en kötü durum senaryosunu varsayarak cilt hassaslaşması riskini değerlendirmiştir. Araştırmacılar, her bir kirletici madde için tüketici maruz kalma seviyesini (CEL) hesaplamış ve bunu reaktif materyaller için dermal sensitizasyon eşiği (DST) ile karşılaştırmıştır. DST, altında kayda değer bir sensitizasyon riskinin olmadığı cilt maruz kalma seviyesidir.

Sonuçlar

Çalışmanın sonuçları, modellenen Cmod değerlerinin sürekli olarak Cres’ten düşük olduğunu göstermiştir; bu, geri dönüşüm sürecinin rHDPE’deki potansiyel kirleticileri kozmetik kullanım için güvenli seviyelere etkili bir şekilde azalttığını göstermektedir. Ayrıca, cilt hassaslaşması için hesaplanan CEL değerleri, DST eşiğinin önemli ölçüde altındaydı; bu, rHDPE’den kontaminantların kozmetik formülasyonlara geçişinden kaynaklanan önemli bir hassasiyet riski olmadığını düşündürmektedir.

Çözüm

Bu bulgulara dayanarak makale, rHDPE’nin kozmetik ambalajlarda hem durulanan hem de durulanmayan uygulamalarda kullanımının güvenli olduğu sonucuna varmaktadır.

Çalışmada kullanılan risk değerlendirme yaklaşımı, kozmetik ambalajlar için diğer tüketici sonrası geri dönüştürülmüş plastiklerin güvenliğini değerlendirmek için de uygulanabilir.

Sohbeti Başlat
Merhaba. Size yardımcı olmamızı ister misiniz?