Paris İklim Anlaşması, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) kapsamında, iklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyonu ve finansmanı hakkında 2015 yılında imzalanan, 2016 yılında yürürlüğe giren bir anlaşmadır. Bu anlaşma uyarınca, her ülke küresel ısınmayı azaltmak için üstlendiği katkıyı belirlemeli, planlamalı ve düzenli olarak raporlamalıdır. Türkiye de bu tarihte anlaşmayı imzalayan 197 ülkeden bir tanesiydi.
“Paris İklim Anlaşması’nın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun” Teklifi geçtiğimiz ay TBMM’den geçerek yasalaştı ve kanun 7 Ekim 2021 tarihli ve 31621 sayılı resmi gazetede yayımlandı. Yürürlüğe giren anlaşma Türkiye’ye iklim değişikliği ile mücadele konusunda birçok sorumluluk yüklüyor.
Anlaşmanın uzun dönemli hedefi, küresel ortalama sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 2°C altında tutulması; ilave olarak ise bu artışın 1,5°C’nin altında tutulmasına yönelik küresel çabaların sürdürülmesi olarak ifade etmektedir.
Türkiye, 2030 yılı sonunda tüm enerji, endüstriyel proses, tarım, arazi kullanımı, arazi kullanım değişikliği ve ormancılık, atık sektörlerinde sera gazı emisyonunu % 18 ila % 21 azaltma konusunda ulusal katkı sağlayacağını beyan etmiştir.
Sera gazı emisyon envanterinde yer alan tüm emisyonlar:
• Karbon dioksit (СО2)
• Metan (СН4)
• Nitröz Oksit (N2O)
• Hidro Floro Karbonlar (HFCler)
• Per Floro Karbonlar (PFCler)
• Sülfür Hegzaflorid (SF6)
• Nitröz Triflorid (NF3)
Diğer bütün sanayi sektörlerinde olduğu gibi, kozmetik sanayisinde de enerji verimliliği uygulamalarının hayata geçirilmesi ve Verimlilik Artırıcı Projelere mali destek sağlanması planlanmaktadır. Bununla birlikte atıkların yeniden kullanımı, geri dönüşümü ve ikincil hammadde elde etme amaçlı diğer işlemler ile geri kazanılması, enerji kaynağı olarak kullanılması veya bertaraf edilmesi amaçlanmaktadır.
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/10/20211007-7.pdf