Avrupa Birliği Çevre Kozmetik

KENTSEL ATIK SU ARITMA DİREKTİFİ REVİZYONU İÇİN GEÇİCİ ANLAŞMA

Geçtiğimiz aylarda Avrupa Parlamentosu, AB Konseyi ve Avrupa Komisyonu müzakerecileri Kentsel Atık Su Arıtma Direktifinin (UWWTD) revizyonuna ilişkin geçici bir anlaşmaya varmıştır. Revize edilen direktif, AB’nin sıfır kirlilik eylem planı kapsamındaki temel çıktılardan biridir.

Mevcut direktifin son otuz yılda su kirliliğini azaltmada ve atık su deşarjlarının arıtılmasında oldukça etkili olduğu kanıtlanmış olsa da, bu revizyon, direktifin kapsamını genişleterek ve Avrupa Yeşil Anlaşması’nın hedefleriyle uyumlu hale getirerek güncellemeyi amaçlamaktadır. Atık su arıtma sektörünün AB sera gazı (GHG) emisyonlarının önemli ölçüde azaltılmasına katkıda bulunma potansiyelinin tanınmasıyla, yeni kurallar sektörde enerji nötrlüğüne ulaşmak için bir son tarih ve aynı zamanda atık su arıtma sektörünün adil katkısını sağlamak için genişletilmiş bir üretici sorumluluğu (EPR) planı getirilmiştir.

Anlaşma, her iki kurum tarafından da resmi olarak kabul edilene kadar geçicidir.

AB’nin Yeni Direktifle Hedefleri: “Mikro Kirleticiler” Nelerdir?

Mikro kirlilik – AB’nin amacı basitçe toplumdaki arıtma tesislerinin kentsel alanlardan kaynaklanan akla gelebilecek tüm emisyonlardan kaynaklanan mikro kirlilikle baş edebilmesi gerektiği şeklinde ifade edilmektedir. Tasarı, tanımlanmış ve listelenmiş kimyasal maddeler yerine ilaç ve kozmetik ürünleri gibi endüstriyel sektörleri hedef aldığından, şu anda tam olarak hangi maddelerin kastedildiğini söylemek zor ancak genel olarak hem PFAS maddelerinden hem de mikroplastiklerden bahsedildiği düşünülmektedir. Ancak bilindiği gibi bunlar bireysel tanımlamayla sınırlı olmayıp, genel kimyasal yapıya veya özelliklere dayalıdır.

Arıtma tesislerinin genişletilmesi – Bu mikro kirliliği yönetmek için birçok arıtma tesisinin dördüncü bir kimyasal (son adım: kalan parçacıklar bir araya toplanır), arıtma adımı (1. Mekanik saflaştırma, 2. Kimyasal saflaştırma, 3. Biyolojik saflaştırma, 4. Kimyasal temizleme (son adım)) ile genişletilmesi gerekmektedir.

Kim ödeyecek? – Anlaşma, atık su tesislerinin dördüncül arıtmaya yükseltilmesine finansal olarak katkıda bulunmak için gerekli olacak yalnızca iki sektör (ilaç ve kozmetik) için bir EPR planı öngörmektedir. Taslak yasa, kirlenmenin tek sorumlusunun ilaç ve kozmetik sektörü olduğuna işaret etmekte ve bu sektörlerin, Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (EPR) yoluyla, arıtma tesislerinin genişletilmesini vergi mükellefleriyle birlikte finanse etmeyi amaçlamaktadır.

Eylem Planı

Her iki yasama partisinin de nihai metni resmi olarak kabul etmesi gerekiyor. Bu süreç öncelikle üye devletlerin Konseydeki temsilcilerinden (COREPER) ve Avrupa Parlamentosu Çevre Komitesinden (ENVI) geçer. Yasal metin daha sonra dilsel ve hukuki açıdan incelenmeli ve ardından AB’nin Resmi Gazetesinde yayınlanmalıdır. 2035 yılına kadar üye devletler, belirli sayıda sözde nüfus eşdeğerlerinden (pe) oluşan işleyen arıtma sistemlerine sahip olmalarını sağlamalı ve ardından ikinci arıtma adımı (yani biyolojik olarak parçalanabilen organik maddelerin uzaklaştırılması) da tüm tesisler için mevcut olmalıdır. AB’nin arıtma tesisleri. 2039 yılına kadar tüm arıtma tesislerinin üçüncü arıtma adımına (yani nitrojen ve fosforun giderilmesi) ve 2045 yılına kadar dördüncü arıtma adımına (yani geniş bir yelpazedeki mikro kirleticilerin giderilmesi) sahip olması gerekiyor. Bu bir direktif olduğu için kuralların daha sonra ulusal hukuka çevrilmesi gerekmektedir.

AB kozmetik sektörü adaletsiz ve mantıksız bir tasarıya karşı çıkıyor

AB’nin kozmetik sektörü, ödeme yapması gereken birkaç spesifik sektörü belirtmenin adaletsiz ve uygunsuz olduğuna inanmaya devam etmektedir. Sektör bazlı EPR, sağlam bilimsel gerekçelere dayanmamakta ve tüm kirleticilere eşit muamele edilmesini garanti etmememktedir. AB Anlaşmasının temel ilkelerini ihlal ederek sonuçta tüm kirleticilere çevresel ayak izlerini iyileştirmeleri için bir teşvik sağlama şeklindeki ana hedefinde başarısız olmaktadır. Cosmetics Europe da, tamamen sektör bazlı bir EPR’nin Direktifin kapsamıyla ilgili, özellikle de mikro kirletici olarak kabul edilecek maddelerin tanımlanmasıyla ilgili olarak yasal belirsizlikler yaratacağından endişe duymaktadır. Konuyla ilgili değerlendirmesi şu şekildedir “Üye Devletler tarafından farklı uygulamalar iç pazarın parçalanmasına yol açabilir. Bunun yerine, AB ile uyumlu hale getirilmiş bir mikro kirleticiler listesi, yasal netlik ve kesinlik sağlayacak ve sektörlere bakılmaksızın tüm kirleticiler arasında maliyetlerin mali yükünün düzgün ve şeffaf bir şekilde dağıtılmasına olanak tanıyacaktır. Sonuçta, madde bazlı bir EPR, yalnızca “Kirleten Öder Prensibinin” gerçek bir uygulamasıyla sonuçlanmakla kalmayacak, aynı zamanda tüm kirleticileri ürünlerini yeniden formüle etmeye ve çevresel ayak izlerini azaltmaya teşvik edecektir.”

Cosmetics Europe, aynı şekilde bu çalışmanın sonucunun dikkate alınmamasından üzüntü duymaktadır ve sektörel yaklaşımın sağlam bilimsel kanıtlara dayanmaması nedeniyle “Kirleten öder Prensibi”ne yeterince saygı gösterilmediğine inanmaktadır.

Sektörden bağımsız olarak sorun ve maliyet yaratanlar, maliyeti de üstlenmesi gereken kişilerdir. Artık, belirlenmemiş sektörlerden çevreyi kirleten şirketlerin ödeme yapmak zorunda kalmayacağı, çevreyi kirletmeyen (mikro kirlilik kullanmayan) ancak kozmetik ürünleri pazarlayan şirketlerin ise faturayı paylaşmak zorunda kalacağı yönünde açık bir risk bulunmaktadır.

Uygulamanın henüz çok uzak bir gelecekte olduğu göz önüne alındığında, bir başka sonuç da, ilaç üreticileriyle karşılaştırıldığında kozmetik şirketlerinin olası mikro kirliliklerden nispeten daha kolay formüle edebilmesidir. Sonuç olarak, EPR sistemi üç finansöründen birinin eksikliği riskiyle karşı karşıyadır.

Sohbeti Başlat
Merhaba. Size yardımcı olmamızı ister misiniz?