Cosmetics Europe, diğer ticaret birlikleriyle birlikte, belirli maddeleri içeren kozmetikler de dahil olmak üzere ürünlere yönelik çevresel iddialara yönelik yasağın olası orantısız sonuçları konusunda uyarıda bulunan bir mektup imzalamıştır. Yasağın, yenilikçiliğin ve sürdürülebilirlikteki ilerlemenin engellenmesine yol açabileceği ve hatta Avrupa Yeşil Anlaşması’nın sürdürülebilir ürünleri teşvik etme hedefleriyle çelişebileceği endişesi dile getirilmiştir.
Üyeler, tüketicilerin ürünlerle ilgili yanlış veya kanıtlanmamış sürdürülebilirlik iddialarıyla yanıltılmaması gerektiği ilkesini tamamen desteklerken ve Komisyon’un, yalnızca güvenilir ve kanıtlanmış yeşil iddialara izin verilecek şekilde AB düzeyinde uyumlu bir dizi kriter oluşturulması gerektiği yönündeki hedefini paylaşmaktadır.
Taslak rapordaki 23. değişiklik veya 455. ve 456. değişiklik ve gibi, tehlikeli maddeler içeren ürünler için yeşil iddialarda bulunma olanağını kısıtlayacağı ve direktifin tüketicilerin sürdürülebilir satın alma kararları vermesini sağlamak amacına aykırı olacağına inandıkları hükümler konusunda oldukça endişeli olduklarını dile getirmişlerdir.
Spesifik olarak, bu hükümlere göre, belirli CLP Tüzüğü tehlike sınıfı maddeleri veya REACH Tüzüğü Madde 57’de belirtilen maddeler içeren ürünler için, ‘kullanımlarının toplum için gerekli olduğu düşünülmediği sürece’ açık bir çevresel iddiada bulunulması yasaktır. Ancak hükümde, listelenen maddeler için herhangi bir konsantrasyon eşiği belirtilmemiştir ve taslak metin, maddenin üründe kullanımının “toplum için gerekli olduğu kanıtlanmış” olduğunun nasıl gösterileceği konusunda başka bir gösterge içermemektedir.
Endişe Nedenleri
Tüm kozmetik ve deterjan ürünleri için, “… içeren ürünler” referansı, safsızlıkları ve kirletici maddeleri kapsayacaktır; bu, belirli tehlike özelliklerine sahip safsızlıkların yalnızca varlığının, direkt olarak herhangi bir çevresel iddianın kullanımını zaten yasaklayacağı anlamına gelmektedir.
Bu kadar geniş kapsamlı kısıtlayıcı bir yaklaşım, istenmeyen sonuçlara yol açacak ve tüketicilerin en sürdürülebilir ürünleri seçmelerini engelleyecek, ürünlerin sürdürülebilirliği konusunda bilinçli seçimler yapmalarını sağlama hedefine aykırı olacaktır.
Ayrıca herhangi bir yeşil iddianın kullanımını yasaklayan bu tür hükümler, birçok sektörde inovasyonun durması riskini beraberinde getirmektedir. Eğer yeşil iddialarda bulunulamıyorsa, bir ürünün sürdürülebilirlik profilini geliştirmek için yenilik yapmaya yönelik çok az teşvik bulunmaktadır.
Argümanlar
Tehlikeli maddelerin yalnızca varlığı, otomatik olarak maddenin çevre veya tüketiciler üzerinde olumsuz bir etkisi olduğu anlamına gelmez. Bu nedenle, bu varlığın mutlaka olumsuz çevresel etkilere yol açması gerekmemektedir ve üreticilerin, Yeşil İddialar Direktifi’ndeki hükümlere göre gerekçelendirildiği ve kanıtlandığı takdirde belirli bir yeşil iddiada bulunmasına engel olmamalıdır.
Daha da önemlisi, bazı maddeler tehlikeli olarak sınıflandırılabilir ancak aslında bir ürünün sürdürülebilirlik iyileştirmelerinin temel etkenleridir. Örneğin, solunum yolu hassaslaştırıcıları olan enzimlerin deterjan sektöründe güvenli kullanımı, ürünlerin sıkıştırılmasını ve düşük sıcaklıklarda etkinliğini kolaylaştırmış, böylece çamaşır ürünlerinin karbon ayak izi azaltılmıştır.
Öneriler
Cosmetics Europe, diğer derneklerle birlikte, tehlikeli maddelerin varlığı ile çevresel iddialar arasında doğrudan uyumsuzluk olduğunu varsayan tüm hükümlerin tamamen reddedilmesini tavsiye etmektedir. Geniş bir ürün yelpazesinin hariç tutulması ve önerilen bu hükümlerin yarattığı yasal belirsizlik, hem AB Yeşil Anlaşması’nın hedefleriyle çelişen istenmeyen sonuçlara yol açabilir hem de Avrupa’daki endüstrilerin sürdürülebilir geçişini durdurabileceği öne sürülmüştür.